İLAHİ METNİN SEMANTİK İŞLENME SİSTEMİ

İLAHİ METNİN SEMANTİK İŞLENME SİSTEMİ

 

İlahi olanların dahil bütün metinlerin semantiği sistemli incelenmelidir. Sistemsiz işten hayır üremez. “Tanrı yapımı (God-made)” doğal ve entelektüel metinlerin, insan beynine dokununca kaçınılmaz olarak “insan yapımı (man-made)” oldukları bir epistemolojik gerçektir. Bütün metinler, etimoloji ve epistemoloji sayesinde anlaşılabilir. İlahi metin, çevrildiği muhatap kitle insan dili ve algısı ile anlaşılabilir. Bir metnin semantik incelenmesi şu epistemolojik sistemle yapılır: Analiz; sorgulama, çıkarım; eleştiri, sentez; sonuç. Sorgulamalı analizle başlanır. Eleştiri ile analiz çıkarımları yapılır. Çıkarımlar sentezlenip yeni fikir üretilir. Son olarak sonuç çıkarılır. Bu işlemlerin mahiyetleri ve nasıl yapıldıkları öğrenilmeli ve uygulanmalıdırlar. Özellikle her işlemde uygulanması gereken mantık ve akıl yürütme ilkeleri ile “eleştiri ve sorgulama” işlemleri yoksa ilerleme yoktur. Bu işlemler, zihinsel donmayı önleyen antifrizdirler. Bu sistemin uygulamasını, galaktik bakış açısıyla birlikte, şu ayet üzerinde yapacağız: “Her dönemin bir kitabı vardır. Allah dilediğini imha eder, dilediğini sabit bırakır. Kitabın anası Allah’tadır.” (Ra’d, 38-9)

 

Analiz

Bütün doğal ve beşeri işlemlerde entropi sistemi vardır. Analiz ve sentez gibi iki aşamadır. Analiz; bir bütünü anlamak için, onu oluşturan öğelerine ayırma işlemidir. İki aşamada yapılır. Birinci aşama; bütünü oluşturan öğelerine ayırmaktır. “Bu bütün hangi öğelerden oluşuyor?” sorusu sorularak yapılır. İkinci aşama; öğelerin etimolojik semantiğini anlamak içindir. “Bu ne demektir?” sorusu ile yapılır. Neticede, bu parçasal anlamlar birleştirilip bütün anlaşılır.

 

Ayeti oluşturan öğeler: Ecel; sonu olan belli bir zaman parçası, devir, dönemdir. Kitap; yazılı ve sözlü metindir. Allah; insanı aşan dış güçtür. Dilemek; bir şeyin yapılmasını istemektir. İmha etmek; bir şeyi yok etmek, geçersiz kılmaktır. Sabit bırakmak; bir şeyin devam etmesidir. Kitabın anası (ummu’l kitab); metinleri üreten kaynaktır.

 

Analizden Çıkarım

Nihayetinde analiz, analizi yapılan metinden fikir çıkarımı yapmak içindir. Metnin içeriği açık ise anlamı doğrudan olduğu için kolayca çıkarılabilir. İçeriği gizli ise çıkarım için eleştiri, sorgulama ve yorum gerekir. Çıkarım, metnin içeriği ile tutarlı olmalıdır.

 

Ayetten şöyle bir çıkarım çıkıyor: Dönemler kitaplarla belirlenirler. Önceki dönem, mevcut kitabın sonlanması ile olur. Yeni dönemin kitabının gelmesi ve eskisinin gitmesi gerekir. Yeni; daha önce olmayandır. Eski; üzerinden uzun zaman geçmiş ve kullanılmış olandır. Demek ki, üzerinden uzun zaman geçince her şey eskir, eskiyen değişir ve yeni kitapsız değişim olmaz. Bir kitabın yeni olduğu, insanları ileriye götüren fikir ve bilgileri içermesiyle anlaşılır. Kitap yeni gelse de içeriği geriye götürüyorsa eskidir.

 

Analizle yapılması gereken bir başka çıkarım, konunun “ana fikri”dir. Ana fikir; konuyu kapsayan kısa ve öz temel düşüncedir. Mantığın birinci ilkesi “özdeşlik” nedeniyle metni adını koymak ve tanımlamak içindir. Ana Cümledeki öğelerin anlamlarını birbirine bağlayan ortak “bağıntı (correlation)” ile belirlenir. Bağıntı ise, “neden-sonuç ilişkisini” tespitle olur.

 

Neden-Sonuç İlişkisi Çıkarımı

Her şey birbirine “neden-sonuç ilişkisi”nin ürettiği bağıntı ile bağlıdır. Neden, iddia edilen sonucu zorunlu ispat edecek “yeter neden” olmalıdır. Ayetin iddia ettiği “her dönemin bir kitabı vardır,” şeklindeki sonuç önermesi açıktır, ama onu zorunlu ispat eden nedeni örtüktür. Örtük nedeni bulmayı, akıl yürütme ilkeleriyle düşünmeyi gerektirir. “Neden”in örtük olmasının nedeni, asıl nedenin gizlenmesi olabilir. Neden-sonuç ilişkisine “nedensellik ilkesi” denilir. Nedensellik; her sonucun mutlaka bir nedeni vardır. Her sonuç da bir başka sonucun nedenidir.

 

Ayetin nedenselliği, şöyle düzenlenebilir: “Her dönemin bir kitabı vardır,” cümlesi bir sonuçtur. Bu sonucun nedeni, “Allah dilediğini imha eder, dilediğini sabit bırakır,” söylemidir. Bu nedenin nedeni, “Kitabın anasının Allah’ta” olmasıdır. Mantık ve sentaks kuralları uygulamadığından ayetin standart değil, muhatap kitleye göre kullandığı “gündelik konuşma” diline göre şöyle düzenlenebilir: Allah ne isterse yapar. “Allah’ın istemesi” ve kitap getirmesi, her dönemin bir kitabının olmasının meşruiyet nedenidir. İddiayı zorunlu ispat eden yeter neden, “Allah”’tır. Allah olmak, kitap getirme ve götürme, neticede kitapları dönemsel yapma sonucunun nedenidir. Böylece, ayetteki bağıntının ve üzerine dayandığı anafikrin ve konunun adının “değişim” olduğu ortaya çıkıyor. Değişim; mevcuda göre farklılaşmadır.

 

Sentez

Sentez, entropi sisteminin ikinci aşamasıdır. Yani önce analizle düzensizlik, sonra sentezle düzenlilik üretmektir. Sentez iki aşamalıdır. Biri, analizle dağıtılan bütünün parçalarından çıkarılan öz malzemenin yeniden inşa edilerek yeni bütün oluşturmaktır. Diğeri, üretilen bütünü başka fikirlerle sentezleyip yeni fikir yaratmaktır. Bu yeni fikir, konu ile ilgili başka okumaların bileşiğidir ve daha önce bilinmeyendir.

 

Ayetin konusunun değişim olduğunu tespit ettik. Ama değişimin türü nedir? Cevabı ayette yoktur. Bu ancak Kuran’ın tümel konsepti ile bağdaştırarak bulunabilir. Kuran’ın topluma hitap etmesi nedeniyle, “toplumsal değişim” olduğu çıkarımı yapılabilir. Bu fikir, modern sosyoloji biliminin tespiti olan toplumsal değişiminki ile senteze sokulabilir mi? İkisinde de doğal ve sosyal varlığı sürdürmenin sürekli değişimle mümkün olduğu fikri örtüştüğünden senteze girebilirler. Fakat değişim tipleri örtüşmediğinden sentezlenemezler. Modern değişim tipi, toplumsal talep ve toplumun seçtiği bir liderle yapılması fikrindedir.

 

Ayetin toplumsal değişim tipi, “dış müdahale yoluyla değişim”dir. Toplumun talebine bakılmaksızın dış güç ve faktör olan tanrısal baskı yöntemi ve atadığı peygamber lider ile yapılır. Bir çeşit ihtilal ve inkılap yollarıyla devrimdir. Tanrı, olağandışı istisnai egemenlik kaynağıdır ve aldığı bütün kararları sorgulamasız geçerlidir. Toplumun dışından zorlama ile yapıldığından, ayetin geldiği dönemdeki ilahi değişim, madde sistemindeki ilahi doğal değişime benzerdir. Doğal maddelerin değişimi; ısı ve basınç gibi dış faktör tarafından gerçekleşir. Hareketlilik ve değişim diyalektik olarak süreklidir. Genellikle, insan toplumları muhafazakarlığı severler ve değişim talebinde olmazlar. Özellikle tanrısal toplumlar dışgüçcü olduklarından ancak dış güç olan tanrı zoruyla değişirler. Ayetten, ayetin değişimini dış müdahale ile yapmak istediği muhatap kitlenin Allah’a inanan kitle olduğu anlaşılmaktadır.

 

Sonuç

Nörofelsefe şu tespiti yapar; beyinler özneldir. Hiçbir iki beyin aynı çıkarımı yapmaz. Bu nedenle, sonuçlar, algılar öznel izafidir. Herkes kendi çıkarımını kendisi yapmakla yükümlüdür. Hiç kimse başkasının çıkarımı ile sorumlu tutulamaz. Çıkarım, çıkarımı yapan kişiyi bağlar, başkasını bağlamaz. Bireysel-tekil çıkarımlar kolektif-tümel yapılamazlar. O nedenle, Allah bir beyin verici kulesi yapıp, gidin oraya kablolu, kablosuz bağlanın dememiş. İsraf dememiş, her vücuda müstakil beyin vermiştir.

 

Ayete göre, Allah gönderdiği kitapları dönemsel yaptığından onları tümden değiştirip yenisini getirerek, daha önce getirdiği kendi normlarını ve formlarını, yeni dönemin insanlarına uygun olarak değiştiriyor. Allah, insanların anakronik değil, diyakronik olmaları taraftarıdır. Kendisinin koyduğu doğal sistemde görüleceği üzere, beşeri sistemde de Allah’ın, negativist değil, pozitivist-realist değişimci olduğu görülüyor. Değişimci olan Allah’ın, insanlığı bir döneme sabitlemesi düşünülebilir mi? Ayetin; mevcudun izinden gidilmesini savunan, değişimi reddeden gündelik ve güdümlü düşünme tarzına karşı olduğu görülüyor. “Mevcudun ilerisine geçmeden mevcudun ilerisine geçilemez.” “Mevcuda meydan okumadan değişim olmaz.”

 

Allah, hem dönemlerin değiştiğini kabul ederek kendi gönderdiği kitapları dahi değiştirecek hem de bir dönemin kitabının norm ve biçim (form)lerinin kıyamete kadar geçerli olacağını isteyecek iddiası Ona isnat edilen bir absürt çelişki olur. Doğal ve sosyal değişim, Allah’ın bir sünneti (geleneği)dir. Allah değişmeme değil, değişme gelenekçisidir. İnsanlık çok dinamik olduğundan dönemler süreli oluyor, değişiyor ve kitapları yetersiz kalıyor. Ayet göndererek hem kitapların değişmesi gerektiğini söylüyor hem de insanların kendi dönemlerine göre yeni kitap yazmalarını öğretiyor. Şu bir realitedir ki; üst sistemi oluşturan alt sistemlerden her hangi birindeki bir değişim, bu tek sistemin tümünü değiştirir. Değişen tek sistem diğer alt sistemlerin hepsini değiştirir. Değişen alt sistemlerin hepsi, üst sistemi değiştirir.

 

Kuran’ın bir ayetini anlayabilmek için önce onun hedefi ve karakterinden oluşan bütüncül konsept bağlam (context)ını bilmek gerekir. Bunu bilmek için her konu ile ilgili konusal konsepti ortaya çıkarılmalıdır. Konusal konsept, konu ile ilgili ayetlerin hepsinin teker teker epistemolojik sistemle hatta iniş nedeni konjonktürel olayla ilintileyerek incelenmelidir. Hiçbir konuda bir tane ayetle konsept çıkarılamaz.

 

Hem Kuran’ın değişimci karakterini bilmemek hem de yeni bilgi öğrenip değişim yapamama acziyetini kamuflaj için Kuran’ı kalkan olarak kullanmak, ona yapılacak en büyük saygısızlık olmaz mı? Böylece, ancak değersiz bilgiler üzerinden büyük rantlar üretip kendi milletini sömüren “dahili sömürgeci” olunur.

 

“Bütün uğraşılar, yeni ürün üretmek içindir. Yeni ürün üretmeyen kişi ve toplumlar, başkasının ürünlerinin esnaflığını ve işportacılığını yaparlar ve ayıklanır giderler.”

 

Bu yazıyı paylaş :

Yorumlar kapalı.