ÇAĞDAŞ AHLAK

 

 

Çağdaş kapitalizmi oluşturacak olan çağımız ahlakını tanımak gerekir. Tarihsel güzergah içerisinde şunu görüyoruz: Bir dönemin siyasal ve ekonomik gibi bütün sistemlerin meşruiyeti, o dönemin ahlaki sistemiyle sağlanır. Kapitalizmin çıktığı dönemde dinsel-geleneksel pragmatik bir ahlak sitemi vardı ve klasik kapitalizm meşruiyetini ondan almıştır. Kapitalizm ahlakının belirlenmesinden sonra insanlık; çağdaş ahlakı üretmiştir. Çağdaş ahlak; “ödev ahlakı” ve “çağdaş erdem etiği” olmak üzere iki ahlaki aşamayı içerir.

 

“Bir dönemin ahlak tanımı, aynı zamanda, o dönemin insan ve insanlık tanımıdır.”

 

İnsanlık ve Filozoflar

İnsanlığın hayatının paradigmasını filozoflar oluştururlar ve geliştirirler. O nedenle aslında insanlık, onların belirledikleri hayatı yaşarlar. Filozoflara göre; “İnsanlık hayatı tesadüflerle oluşmaz; hayat, temelde eleştirel düşünme ve özgürlüğün dikkatlice kullanımıyla ilerler ve bu yüzden değerli ve anlamlıdır.” İnsanlık, geleneksel-tanrısal ahlaktan sonra, 18. asırda deontolojik (ödev) ahlak aşamasına geçmiş ve şimdi modern ahlaka gelmiştir. O nedenle modern kapitalizmin meşruiyeti, bu ahlak sistemine uymalı ve onunla formüle edilmelidir.

 

Ödev (Deontik) Ahlakı

Evrensel Ahlak

“Ahlaksızlık dahi olsa, yapmadığın şeyle övünme!”

 

Alman filozof Kant (1724-1804), felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirleyici olarak etkilemiştir. Onun vasıtasıyla, insanlık, lokal-grupçu geleneksel-tanrısal ahlakı aşmaya başlamış, evrensel ahlak görüşünün temelini oluşturma aşamasına geçmiştir. Yaşadığı dönemde hümanizm ve aynı zamanda dinsellik egemen olduğundan Kant’ta her ikisini uzlaştırma çabası görülür. O, kendi çağında insanın, olması gerektiği gibi, ahlakı tanımladı. Bireyliğe, özgürlüğe ve evrenselliğe doğru gelişen insanın ahlakı da öyle olmalıydı.

 

Kant’ın ahlakına; “ödev/görev ahlakı (iyi niyet ahlakı)” denir. Bu ahlak kısaca şudur: Bir davranışın yapılış amacı (niyeti) önemlidir. Buradaki niyet, sadece insan olmaktan dolayı yapması gereken görevine uygun olarak, salt iyiyi (niyeti) gerçekleştirmektir. Salt iyi; akla ve yasaya uygun olandır. Ödev ahlakı; koşulsuz buyruk (kategorik imperatif) ahlakıdır. Bir koşula bağlı olmadan, bütün insanlar için geçerliliği olan buyruktur. İnsanın arzu ve isteklerine bağlı olmayan bu buyruk, eylemin muhtemel sonuçlarını dikkate almadan, zorunlu olarak ortaya çıkar. Koşulsuz buyruğun temelinde şu üç ilke vardır: Öyle davran ki davranışın temelindeki ilke, tüm insanlar için geçerli olan evrensel ilke veya yasa olsun. İnsanlığı, kendinde ve başkalarında, bir araç olarak değil de her zaman bir amaç olarak görecek şekilde davran! Öyle davran ki iraden, kendisini, herkes için geçerli olan kurallar koyan bir yasa koyucu olarak hissetsin!

 

“Çağdaş ahlakta; veren el alan elden üstündür sözü geçersizdir.”

 

Kant’ın ahlakı, seküler felsefenin eşitlikçi değerlerini içerir. Eşitliği, temele alan ödev ahlakı, bazılarının az bazılarının ise çok kazanmasına karşıdır. Protestan ahlakı, ödev ahlakına birçok bakımdan aykırıdır, çünkü onda; çok kazanmak için gerek çalışanları, gerekse müşterileri, yani başkalarını bir çıkar aracı olarak görmek, salt kendi çıkarını gözetmek vardır ve bu, ahlaki değildir. Kişilerin, kişinin merhametine bırakılması da ahlakilik değildir.

 

Çıkarcılığın Yokluğu

“Çıkarcılık, doğal-biyolojik ahlakın gereğidir.”

 

Ödev ahlakının sonuç ilkesi; karşılık beklemeksizin, insan olmanın bir görevi olarak ahlaklı olmaktır. Bu nedenle bu ahlakta çıkarcılığa yer yoktur. Çıkar amacıyla yapılan iyiliklerin ve yardımların hiçbir değeri yoktur.

 

Mesela koronavirüs nedeniyle ülkemizin yabancı ülkelere yaptığı yardımların; eğer ödev ahlakı gereği insani bir görev olarak değil de, geleneksel-tanrısal ahlak gereği; medyada teşhir ederek “veren el alan elden üstündür,” gibi üstünlük düşüncesiyle yaptığını hissettirirse, o kamuoyunda hiçbir değeri olmayacaktır. Çünkü o ülkelerin kamuoyunda; çağdaş ödev ahlakı egemendir. Çağdaş ödev ahlakında; muhtaçlığı istismar ederek eşitliksizcilik doğuran üstünlük çıkarcılığına yer yoktur.

 

Çağdaş Erdem Etiği

“Etik; ahlaki davranışları değil, değerlerin teorik paradigmalarını belirler.”

 

“Çocukluk evresi ahlak olan geleneksel-dinsel ahlakla oluşmamış kişilerden erginlik ve yetişkinlik ahlakı olan çağdaş ahlakla oluşmaları beklenebilir mi?”

 

İnsanlık Faktörünün Temel Olması

Aydınlanma döneminden itibaren Kant’ın “deontik (ödev) etik” teorisi hâkim pozisyonda idi. Ondan sonra, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan “Çağdaş erdem Etiği”, kökenini, genel olarak, Aristoteles’in “erdem etiği”ne yaslayan ve bu çerçevede modern insanın karakterine uygun, yeni bir etik teori geliştiren düşünürlerin ortaya koyduğu ahlaktır. İnsan davranışlarının kalitesini esas alan “faydacı” ve “deontik” etik yerine, “erdem etiği”, insanın kişisel insani karakter özelliklerini merkeze alır. Temel olarak; davranışların değil, “bireyin erdemli olmasını” önemlidir. Ödev ahlakı, davranışların insani-erdemli olması ahlakıdır. Çağdaş erdem ahlakı ise, davranışlardan önce; egonun, öznenin, “ben”in yani insanın, insani-erdemli, süperego kişilik olmasını hedefler. İnsanın, çağımız insan tanımlamasını yapan insani değerlerle oluşmasıdır, yani tam insan (insan-ı kamil) olmasıdır.

 

“Bir ülke düşünün ki; akıl çağında bile herkes, akılla değil, ağızla ahlak yapıyor.”

 

“Ağızla akıl arasındaki 5 cm. mesafe, beş bin yılda bile alınamıyor.”

“Kıl ile akıl arasındaki tek harf, beş bin yılda kazanılamıyor.”

 

Çağdaş Ahlak Eğitimi

Çağdaş ahlak düşünlere hitap eder. O nedenle davranışların motoru olan zihni, işleyerek, erdemlilikle oluşturmaya çalışır. Okuyarak ve üzerinde düşünme işlemi yaparak zihni yeniden programlamak ve oluşturmak gerekir. Hafıza ile değil, zihinle öğrenmek gerekir. Zihinle öğrenmek, düşünme işlemi yapmakla olur. Bilgiyi sadece öğrenmek, hafıza ile öğrenmektir. Hafıza ile yapılan öğrenme ile, oluşma gerçekleşmez. Bir kamyon düşünün, on ton yükü var ama kokpiti çalışmıyorsa bir adım ileri gidemez.

Bu yazıyı paylaş :

Yorumlar kapalı.