TRANSHÜMANİZM

TRANSHÜMANİZM

 

“İnsanlık; aynayı icat etmeseydi, insanlar kendilerini tanımayacaklardı.”

 

“İnsanlık adım adım ilerliyor.”

 

İnsanlık

İnsançağı ve hümanizm konularıyla ilintili olarak, “Transhümanizm” adlı yeni bir konu vardır. İnsanlık sürekli gelişerek yeni aşamaya geçiyor. Bir aşamada çok uzun süre kalmıyor, hemen bir sonraki aşamasını üretiyor. İnsanlık, şimdi kendi insanını üretiyor. Bu üretmede genellikle üç aşama geçirmiştir. Birincisi geleneksel, ikincisi hümanizm, şimdiki aşaması ise, transhümanizmdir. Şüphesiz ki bir sonraki aşama öncekilerin ürünüdür. Geleneksel aşama hümanizmi, hümanizm de transhümanizmi üretiyor. Her dönemin önce ahlak anlayışı değişir. Çünkü ahlak, insanın tanımıdır. Geleneksel dönem, hümanizme kadar sürmüştür. Geleneksel insan, ilk insanların ürettiği insandır. Bu insan tipini insanlık, MÖ binden itibaren doğan ilk felsefe ile aşmaya başlamıştı. Fakat bunu, 15. asırdan itibaren doğan Rönesansın hümanizmi ile aşmaya geçmiştir. Onu da 20. asırda doğan transhümanizm ile aşıyor.

 

“Artık antroposen çağı (insançağı) egemendir.”

“Antroposen, insanlık ürünü teknoloji çağı demektir.”

 

 “İnsanlık, teknolojisine paralel olarak insanını da üretiyor.”

 

“İnsanlık için çalışan bir başka akım, Transhümanizmdir.”

 

“Transhüman; mevcut insanı aşan insandır.”

 

“İnsanlığı oluşturanlar ve geliştirenler; hem biliminsanı hem de filozof olanlardır.”

 

İnsan, felsefe ve bilimi geliştirmesine paralel olarak sürekli gelişiyor ve değişiyor. Bir önceki aşama, bir sonraki aşamayı doğurarak yok oluyor. İşte asırlar önce Rönesans’la doğan hümanizm akımı, insanlığı bugüne getirdi. O da bugün yok oluyor. İnsanlık, mevcut insanı aşmak istiyor, onu aşmanın yollarını bulmaya ve yapmaya çalışıyor. Bütün bu yapmalar, ağızla değil, kafa ile oluyor. İnsanlığın bu yolunda şimdi, Aydınlanma’nın çocuğu “transhümanizm” doğuyor.

 

“Antroposen, yani insançağı olan bu çağın hemen arkasından transhuman yani mevcut insanıaşan insan çağı geliyor.”

“Her dönemin ahlakı, ekonomik ve siysal sistemi gibi her alanı, o dönemin insan tanımına göre şekillenir. Bundan sonra da hayatın her alanı transhümanizme göre şekillenecektir.”

 

Marquis de Condorcet (1743-1794)

Transhüman üretmede ilk fikir, insan ömrünün uzatılmasıyla ilgilidir. Zaten insanlığın temel hedefi, ömrü uzatmak ve ölümsüzlüğü bulmaktır. Filozoflar ve bilim insanları hep bu amaçla çalışmışlardır.  İnsan ömrünün uzatılmasında Tıp biliminin kullanılması gerektiğini savunan ilk kişi, 18. asırda, Fransız filozof ve matematikçi Marquis de Condorcet (1743-1794)dir. Hapishanede ölmüştür. İnsanın yetkinleşebileceğine ve insanlığın sonsuzca ilerleyebileceğine inanan Condorcet, ilerlemeye duyduğu bu inancı, “İnsan Zekasının İlerlemeleri Üzerine Tarihi bir Tablo Taslağı” adlı eserinde dile getirmiştir. Aydınlanmacı filozoftur. A. Comte’nun ortaya koyduğu “3 Hal Yasası”na fikir ve ilham sağlamıştır.

 

“İnsanlık ne ile uğraşırken, biz hala ahlakla boğuşuyoruz.”

 

Transhümanizm teriminin ilk kullanılış tarihi 1957’ye kadar uzanır. İngiliz evrimsel biyolog, filozof ve hümanist Julian Huxley (1887-1975), transhümanizm kelimesini ilk kullanan kişidir. 1957’de Huxley, transhümanizmi, “insan olarak kalan, fakat kendisini aşarak, insan doğasının yeni imkânlarını, yine kendi doğası için keşfeden insan,” şeklinde tanımlar. Bütün amaç, insanlığın, kendi insanını yaratmasıdır.

 

Posthuman

1980’lerde çağdaş anlamına kavuşur. Transhümanist düşünürler, insanın sonuçta, daha öncesine kıyasla, çok gelişmiş yeteneklerinden ötürü, şimdiki insanı aşan “posthuman (insan ötesi)” adını alan bir varlığa dönüşmekte olduğunu söylüyorlar. Bu, son derece büyük bir değişime ve dönüşüme uğramış bir “insanlık geleceği” düşüncesidir.

 

Amacı

Transhümanizmin görünen amacı şudur: İnsanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma, hastalanma ve ölüm gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılmasıdır.

 

Yeni İnsan

“İnsanlığın hedefi; ölümsüzlüğü bulmaktır.”

 

Transhümanizmin asıl amacı; yeni insan üretmektir. Bu yeni insan; felsefenin, bilimlerin, teknolojik bilimlerin, insan tanımı ve ahlak sisteminin bugün ulaştığı düzeyle olacaktır. Gelişimini de, mevcut insanın yetenekleriyle üretilecek olan felsefe ve bilimler belirleyecektir. Yani mevcut yeteneklerini nasıl geliştirirse o insan da öyle olacaktır. Fakat mevut yeteneklere ve ürünlerine bakılırsa, transhuman insan, teknolojik insan olacaktır. Bu yeni insanı birkaç çeşit aşama ile üretmek düşünülüyor. Biri, insan-teknoloji birleşmesi olan biyonik insandır. Diğeri GDO’lu biyolojik cinsiyetsiz androjen insandır. Bir diğeri de sadece insan beyni taşıyan, robotumsu teknolojik insandır.

 

“İnsanlık; insanlığı doğuranları ve geliştirenleri klonlayarak diriltecektir. Parası olanlar değil, kafası olanlar klonlanacaktır. Bizden kimse var mı?”

 

Transhümanizm Ahlakı ve İnsanı

Yeni insan; çağımız insanlığının belirlediği ahlak sistemi doğrultusunda yaptığı insan tanımının uygulamaya konulması olacaktır. Bu felsefenin şüphesiz ahlakı gereklidir. Bu yeni insanda; çağımızın “ödev ahlakı” ve “Çağdaş erdem etiği” adını verdiği ahlak uygulanacaktır. Nasıl ki bilgisayarlar ve robotlar, yaptıkları işleri, bu ahlak sistemine göre; karşılık beklemeksizin görev olarak ve erdemli yapıyorlarsa, hatta aksini yapma yetisine sahip değillerse, üretilecek “yeni insan” da öyle olacaktır. Yeni insanilikle oluşamayan ve uyum sağlayamayan kişi, yaşayamaz. Her hareket teknoloji ile kayıt altına alınıyor. Ayrıca teknolojik aletler yanlışı affetmiyor. Yanlış bir duşa basıldığında hata geri alınamıyor. Tövbe, istiğfar, özür dilemek işe yaramıyor, yanlış telafi edilemiyor.

“Artık, eski insan olarak kalınamayacaktır.”

 

İnsanlığın Metodu

İnsanlığın metodu şöyledir: Bir yeni aşamanın önce felsefesini ortaya koyar. İnsanları bir süre, bununla içsel ve kendileri vasıtasıyla oluşmaları için eğitmeye çalışır. Fakat bir süre sonra o felsefeyi uygulamaya koyar. Bu uygulamaya adapte olanlar varlıklarını sürdürür, olamayanlar ayıklanır. Şimdiye kadar hep böyle olmuştur. Şimdi de, en az 2500 yıldır geliştirdiği bu yen i insan aşamasının artık tümden egemen olma vakti gelmiştir. 2500 yıldır insanları eğitmeye çalıştığı insan tipini, önce ürettiği teknoloji ile uyguluyor. Ama bu arada insanlara bu teknoljiyle oluşmalarının eğitimini veriyor. Uyum sağlayanlar ve bunu yüklenenler, yeni insan tipinin üreticisi oluyorlar. Şimdi iç dinamiklerle sağlayamadığı aşamayı, bizzat operasyon yaparak sağlayacaktır. Bu operasyon, ilk etapta yeni insan tipinin hayat biçimini yerleştirdiği teknoloji, ardından GDO’lu insanla yapacaktır.

 

Felsefe ve Bilimin Amacı

Bütün felsefi ve bilimsel paradigmaların; biri görünen, diğeri görünmeyen iki amacı vardır. Görünen amacı insanların hayrına olarak farklı tezahür edebilir ama görünmeyen amacı tektir ve o da; insanlığın hedefini gerçekleştirmeyi sağlamaya katkıda bulunmaktır.

 

Allah Büyüktür Sektörü

Allah’ı Koruma Özel Güvenlikçiliği

“Allahu Ekber” “Allah daha büyüktür,” demektir. Bazı Müslüman kişi ve milletler, “Allah’ın büyüklüğü” diye bir “Allah’ı koruma özel güvenlikçiliği” sektörü uydurmuşlar ve onu tekellerine almaya çalışırlar. Onun lüzumsuz oral kavgasını verirler. Tıpkı özel güvenlikçiler gibi, sadece Allah vergisi bedenlerini kullanarak ama hiçbir iş yapmadan ve hiçbir şey üretmeden geçiniyorlar. Lüzumsuz işleri bırakalım!

 

Aslında bunun nedeni; kendi küçüklüklerini kamufle etmektir. Kendi Müslüman kardeşlerini sömürmektir. Sana ne Allah’ın büyüklüğünden? Sen Ona inanıyorsun diye Onun büyüklüğüyle büyük olamazsın. Sen, kendini büyütmekle sorumlusun. Kendini büyütmekle meşgul ol! Büyük ve zor iş değil mi? Küçük iş yaparak büyük olamazsın. Çağımızda büyük olmak, kafa işi yapmakla mümkündür. Allah’ın büyüklüğünü ortaya koyan bir tane kafa ürünü versene! Sen bu zor işten kaçıyorsun. Kolay iş olan, Allah vergisi ağızla bağırıyorsun sadece. Ya da yine Allah vergisi can alıyorsun.

 

Allah’ın, Kendisinin öyle “büyüklük” ispatı sorunu yoktur. Baksana, yarattığı devasa dağları ufalıyorsun, hiç bana mısın diyor mu? Yerin beş bin metre altından petrolünü çıkarıp havaya salıyorsun, asfaltıyla toprağı kaplıyorsun, yarattığı jeolojisini ve meteorolojisini bozuyorsun, hiç alınganlık gösteriyor mu, hiç sana müdahale ediyor mu? Hele de şimdi insanoğlu, uzaydaki galaksilerin düzenini bozuyor. Allah hiç bunları Kendi büyüklüğüne dert ediyor mu? Sana ne oluyor? Boşuna, durumdan boş vazife çıkarma kendine!

 

Yani Allah, insan söylerse mi büyük oluyor? Yani Allah’ın büyük olması, insana mı bağlı? Böyle saçma mantık sahibi kişinin, mümin olması veya olmaması Allah için önemsizdir! Değersiz kişiye hiç kimse değer vermez. Sen, sana düşen zor işi yap! Ondan kaçmak için bahaneler ve sektörler uydurma! Hiç uğruna, dünyaya gübre olarak yok olup gideceksin. Öbür dünyada da Allah nazarında hiçbir değerin olmayacaktır. Allah, seni, Onun sana verdiğiyle değil, senin edindiğin değerle değerlendirecektir. İnsanlık piyasasında değersiz olan, Cennet piyasasında da değersizdir.

Ayet: “Önce kullarımın arasına gir, ondan sonra Cennetime gir!” (Fecr, 29-30)

 

Kitap

Mark O’Connell (1979-) İrlandalı yazardır.

Kitabı: “Makine Olmak”

Müzik

Hayata Dair

 

“Sevdim diye zalim seni, ah beyhude avundum”

Sevdim diye zalim seni, ah beyhude avundum,

Yandım da seninçün, ne yazık, ateş gibi söndüm,

Yaktın beni, yıktın beni, viraneye döndüm.

Bu yazıyı paylaş :

Yorumlar kapalı.