İNSANLIĞIN GELİŞİM EVRELERİ ve ŞEYHLİK

İNSANLIĞIN GELİŞİM EVRELERİ ve ŞEYHLİK

“Şeyhlik, insanın, çocukluk evresinde yaşadığı aşamadan yetişkinlik aşamasına geçememesinden kaynaklanır.”

Şeyhlik, bir yapının zihniyetinin karakterini içeren portmanto sözcüktür. Bu sözcüğün, insanlığın geçirdiği düşünsel gelişim evreleri içerisindeki pozisyonunu irdeleyeceğiz.

İnsanlık ile bir insanın geçirdiği zihinsel gelişim evreleri hemen hemen aynıdır. Genel olarak bu düşünsel evreler; çocukluk ve yetişkinlik olmak üzere iki kısımdır. Bir insanın, gençliğini de içine alan yirmi yıl süren çocukluk evresi, insanlık için yaklaşık beş milyon yıl sürmüş, Milattan önce son bin yılda felsefi düşünmeye ulaşmakla sona ermiştir.

Şeyhlik sistemi, insanlığın çocukluk döneminin ürünüdür. Şeyhlik sisteminin çağımızda geçerli olmasının bir nedeni, bazı insanların çocukluk evresinde kalmış olmalarıdır. Şeyhlik, din ve kutsal kitap adı altında, insanlığın çocukluk döneminde ürettiği fikir ve bilgilerden ibaret görmek ister bütün varlığı. Geçmiş ve gelecek bütün bilginin, bir tane kitaptan ibaret olmasını ister. Çünkü şeyhlik cahillik ve yeniliğe karşı olmaktır.

Çocukluk Evresi (0-20’li Yaşlar)

Çocukluğun Özellikleri

Çocukluk çağı insanın kişilik, kimlik ve zihin gibi özgül oluşumu yaptığı devredir. Dış faktörün yönetimiyle hayatını yaşar. Çocukluk çağında kişi masallara, hayal kahramanlarına ilgi duyar, onların gerçek olduğunu düşünür. İnsanın, öğrenme dönemidir. Kelime haznesi, kompozisyonu, anlatımı, konuşması ve hafızası gelişir. Düşünsel aygıtı geliştikçe soyut düşüncelerin fakına varır. Zaman zaman çevresinde lider olmayı ister ve bazı durumlarda kavgacı olur. Bunların yanında görülen bir başka özelliği, kolay etkilenmesidir. Yaşam süreci içinde belki de hiçbir dönemde rastlanmayacak düzeyde kolay etkilenme, son çocukluk evresinde görülür. Bu dönemdeki çocuk, kendi arzularının ötekilerinin doğrultusunda olduğu inancındadır. Bu dönem, kişisel kimlik arayışının başladığı ve kimlik problemlerinin çok yaşandığı dönemdir. Bu evrede ahlaki bilinç kazanan çocuk, toplumsal ve dini hisler geliştirir. Manevi duygular kazandığından, aynı zamanda birtakım idealler edinir.

Şeyhlik, insanlığın bu son çocukluk evresinde doğmuştur. Günümüzde yaşlı olunmasına rağmen, şeyhten etkilenmek, insanlığın son çocukluk evresinde kimlik arayışında olunduğunun ve erişkin olunmadığının göstergesidir.

Baba Figürü

Çocuk, kendi başına hayatını sürdüremediğinden dolayı babaya ihtiyaç duyar. Bir kişiyi şeyh yaptıran özellik, işte toplumdaki bu baba figürü arayışıdır. Şeyh adı altında büyük adamdaki özellikler, baba özellikleridir. Şeyh, çocukluk döneminde insanın arzuladığı ve ihtiyaç duyduğu bir tür babadır. İnsanın kendi çaresizliğini telâfi etme isteğinden doğar.

Çocuk-Baba

Yetişkinlik evresine geçememiş olan kişi, baba olduğu dönemde de çocuktur. Kendisi baba olduğunda çocukluk döneminden farklı bir kişiliğe ve zihniyete ulaşması mümkün değildir. Bu kişi, çocuk-babadır. Çocuğun, çocuğa babalık yapması olacağından babalığı, çocukça olacaktır. Bu duruma, halk tabiriyle, “evcilik oyunu” adı verilir.

Çocuklukta kaldığından yetişkinliğe erememiş olan ve bu nedenle gerçekte büyük adam olamayan baba, çocukların yüceltmesiyle büyük adam olan şeyh, kendisini kabul ettirmek için, büyük adam baba olma eksikliğini peygamberle özdeşimle ve tanrıyı kullanarak telafi etmeye çalışır. Sonuçta sadece “Tanrısal gaddar” olur. Gaddarlığını Tanrıya mal ederek meşrulaştırır. Artık ondan korkmamak mümkün değildir. Şeyhin tek sermayesi, babası gördüğü tanrısının malı ve gücüdür. O nedenle Tanrıyı aşırı ve hor kullanır, satar.

“Tanrıyı aşırı ve hor kullanan ve satan kişi, aslında tanrıya inanmıyordur. Çünkü Tanrı’ya inanan kişi ya Ondan korkacağından ya da Ona saygı göstereceğinden Onu satamaz.”

Yetişkinlik Evresi

İlk Yetişkinlik Evresi (20’li Yaşlar)

İlk yetişkinlik evresi, insanın, çocukluk ve gençlik evresinden sonra gelip otuzlu yaşlarına kadar süren dönemidir. Bu dönemde insan, kendi aklı ile hareket eder. Kendi yaşamını kurar ve yapısını biçimlendirir. Kendi başına buyruk olur. İnsanlığın bu dönemi, bir kişinin, ilk yetişkinlik dünyasına katıldığı bu dönemi ile aynıdır. Nitekim insanlık; Milattan önceki son asırlarda felsefi düşünmeye ulaşarak ilk yetişkinlik çağına adım atmış, “başına buyruk” olmuştur. Üstündekilerin otoritesinden kurtulmak istemiştir.

Orta Yetişkinlik (30’lu Yaşlar)

Durulma Evresi

Kişinin orta yetişkinlik evresi, durulma ve duraksama evresidir. İnsanlık da felsefi düşünmenin ardından girdiği dönemde gelen “dinsel düşünme” nedeniyle bu yetişkinliği durulmaya ve duraksamaya girdi. Dini yaşam yapısını, felsefi düşünme karşısında teolojik düşünme yaparak ele alıp üzerinde bin beş yüz yıl düşünüp değerlendirmiştir.

Rönesans Dönemi

Tıpkı kişinin, “orta yaş geçişi” döneminde yaptığı gibi, insanlık, 14. asırda başlayan “Yeniden Doğuş” olan Rönesans ile birlikte, ilk felsefi dönemi tekrar ele alarak onunla yeniden doğmaya başlamıştır. Bu dönem aynı zamanda “yeniden kararlılık kazanma” dönemidir.

Geç Yetişkinlik Evresi (40’lı yaşlar)

İnsanlık, Rönesans sonucunda 18. asırda ulaştığı “geç yetişkinlik” evresi ile dinsel düşünmeyi tümden sona erdirmiş, ürettiği Aydınlanma ile birlikte “akılcı düşünme” evresine geçmiştir. Kişinin, bu evresinde yaptığı gibi insanlık da bu çağda kendi hayatını ve kimliğini kendi aklı ile kesin biçimde yeniden belirlemeye başlamıştır.

Tam Yetişkinlik Dönemi (50’li Yaşlar)

50’li yaşlarda insan, kendisini bir tam yetişkin olarak tanımlamaya başlar. Kendisine dayatılan daha önceki kimliklerden kurtulup kendi kimliğini oluşturur. İnsanlık da tam yetişkinlik evresine geçerek 19. asırda “bilimsel düşünme” aşamasına geçmiştir. Şeyhlik gibi geçmiş dış faktörle oluşturulan kişilikleri ve kimlikleri aşmıştır. Ardından 20. asırda “akılcı ve bilimsel düşünme” aşamasını üretmiştir.

Ertelenmiş Eylem, Geç Yaşama

Şeyhliğin fonksiyonlarına sahip figür, Milattan önceki devirlerde icat edilmiştir. Çağımızda şeyhlik, çıktığı zamanda yaşanmamış bir tarihsel evrenin daha sonraki zamanlarda yaşanmasından kaynaklanan bir olgudur. Bu durum, genellikle, tarih sahnesine geç çıkmış toplumlarda görülen bir arazdır. Şeyhliğin kökeni olan totem ve fetiş anlayışını, ilk çıktığı zaman olan milyonlarca yıl önce yaşamamış kişiler, çağımızda bu aşamayı şeyhlerle yaşamaktadırlar. Bu figür aşamasını o zamanlarda yaşayanlar şimdi yaşamamaktadırlar. Bu durum tıpkı, çocukluğunda oynayamadığı oyunları ve oyuncakları, yetişkinlik dönemlerinde oynamak gibidir.

“Şeyh ve ona mürit olmanın psikanalizinde, ertelenmiş ya da gecikmiş bir eylemin sonradan ortaya çıkışı vardır.”

Sonuç

Evreler arasındaki geçişler, bir insanın gelişmesi ve yeni bir yaşam yapısını oluşturmasıdır. Şeyhlik, çocukluk yaşam yapısını aşıp yetişkinlik yaşam yapısını kuramayanlar içindir. Çocukluk evresinden yetişkinlik evresine geçişi başaramamaktır.

İnsanlığın çocukluk evresinin siyasal sistemi monarşi idi. Şeyhlik, monarşinin bir çeşididir. İnsanlık, çağımızda yetişkinlik evresine ulaştığında demokrasiyi üretmiştir. Bu nedenle insanlığın çocukluk evresinde kalmış, yetişkinlik çağına ulaşmamış insanlarla şeyhlik uygulanacağından demokrasi uygulanamaz. Çağımızda, geçmişin bütün otorite tipleri çökmüştür.

Dünyada insanlığın çağımızda ulaştığı düşünsel düzeye katılamayanlar, küresel yetişkinliğe karşı asosyalleşir ve çocukluk döneminin şeyhliğine sığınırlar. Böylece insanlıktan izole olurlar. İzole oldukça kendi kabuğuna çekilirler. Kendi kabuğuna çekildikçe izolasyonu artar. Asosyallik yapı, kendisini Tanrı ile ilişkide de gösterir. Çünkü asosyal kişi, tanrıya karşı da asosyal olacaktır. Asosyal kişi, ibadetlerini kendi başına yapamaz, bir imamla ya da şeyhle yaparlar. Bu durumda Tanrısıyla kendi başına değil, bir aracı aracılığıyla iletişim kuracaktır.

Şeyhlik kolektif bilincinin egemen olduğu ülkelerde politika da aynı karakterdedir. Nitekim politikacılar ve şeyhler, aynı düşünsel katmanı etkileyerek o makamlara gelebilmektedirler. Halk tabiriyle söylenecek olursa; hiçbir baltaya sap olamamış kişilerin şeyhlikte ve siyasette başarılı olabilmeleri bunun göstergesidir.

İnsanlar arasındaki farklılık, çocukluk ve yetişkinlik evresinde olmakta yatmaktadır. Çağımızda, yetişkinlik evresine ulaşmış olanlar ilerideki, çocuklukta kalanlar ise gerideki insanlardır. Fakat herkes bir gün, gecikmeli olsa da, mutlaka mecburen yetişkinlik evresine ulaşacaktır. Yine de hala çocuk kalanlar ayıklanıp gideceklerdir.

“İnsanlar sonsuza dek çocuk kalamazlar, sonuçta gerçekliğin ne olduğunu öğrenmek durumundadırlar. Fakat çocukluktaki yüceltilen dışavurumlar, insanların gerçekle doğrudan muhatap olacakları olgunlaşma sürecini geciktirir.” (Freud)

 

 

 

 

Bu yazıyı paylaş :

Yorumlar kapalı.