EKONOMİK SİSTEMİN GELİŞİMİ

 

“Burjuvazi para için iş, kapitalizm iş için para yapar.”

 

Şu gerçeği bilmek gerekir; insanlık tarihinde aniden çok farklı radikal değişimler olmamıştır. Çünkü olacak alternatif değişimin kendisinin üretilmiş olması gerekir. Bu alternatif üretilmişse zaten ona geçiliyor, ama eğer o üretilmemişse ona geçilemez. Bir sonraki değişim, önceki oluşumların ürünü olduğundan, her hangi bir alanda, gelecekte ne tür değişimlerin olabileceğini, ancak o alandaki geçmişin gelişim güzergahını tespit etmekle mümkündür.

 

Bu yazımızda; ardından yazacağımız, “gelecekte ekonomik alandaki olabilecek değişim ihtimali”nin türünü tespit etmek amacıyla, insanlığın günümüze kadar geçirdiği ekonomik aşamaları kronolojik sırasıyla kısaca ortaya koyacağız.

“Hedefimiz, akılcı ve bilimsel düşünmeyi yapabilmek ve onunla ürünler verebilmektir.”

 

Akılcı ve bilimsel düşünme; bilimsel teknik bilgiler üzerinde sistematik düşünme yapmaktır. O nedenle, bilimsel teknik bilgi yoksa düşünme de yoktur.

 

İnsanlık, çağımıza gelinceye dek sırasıyla şu beş çeşit iş yapma sistemini geçirmiştir:

 a) Tarım sistemi; köle-efendi ilişkisi. İnsanlığın başından beri vardı. MS. 10. asra kadar geçerli sistem idi. Köle efendisinin malı ve mülküdür. Karın tokluğuna ücretsiz çalışır. Tarım.

b) Feodalite sistemi; serf-lord ilişkisidir. MS. 5. asırda Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla ortaya çıkmış olsa da, kurumsallaşıp tipik şeklini alması 9. ve 10. yüzyıllara kadar sürmüştür. Fransa, feodalizmin anavatanı sayılır. Serf, efendinin değil, arazinin malıdır. Tarım.

c) Burjuvazi; merkantilizm; asırda doğar ve 18. asrın sonuna kadar sürer. Alış-veriş üzerine ticari ilişkiyi temsil eder. Asil-Vasal ilişkisidir. Merkantilizm, Sanayi Devrimini doğurmuştur. Bütün bu gelişmeler birlikte, Kapitalizmi üretmiştir. Zanaat.

d) Kapitalizm; asırda çıkar. İşçi-patron sistemidir. İşçi kölelikten çıkar, ücret alır. Sanayi.

e) Modern Kapitalizm; asrın modern aksiyolojik değerlerini içeren kapitalizm. İşçi-işveren değil, emek-sermaye ortaklığı sistemi olabilir. Teknoloji; insanın devre dışı kalışı.

 

Merkantilizm

Kapitalizmi doğuran Burjuvazi sistemini üreten Merkantilist sistemi kısaca anlatmak gerekir. Merkantilizm; aslında alım-satım demek olan ticaret işidir. Ticari sistem, insanlığın başından beri vardı. Fakat ortaçağın sonları ile Sanayi Devrimi arasında kalan dönem (1500-1800)de sistematik hale geldi. İktisadi faaliyet türü olan ticaretin artışı, “geçimlik tarımı” ve “geçimlik ekonomi” sistemini yıktı, piyasaya yönelik üretim yapılmasına yol açtı. Bu dönemin ekonomik sınıfı; büyük tüccarlar, bankacılar ve amatör sanayicilerden oluşan burjuvazidir.

 

Burjuvazi

Burjuva; kişisel iş yapan, işveren ve zengin kişidir. Bu kişilerin oluşturduğu sosyal sınıfa “burjuvazi” denir. Burjuva kelimesinin kökeni, Latince burgus (kaleiçi) sözcüğüne dayanır. Fransızcada 1560’larda “orta sınıf” anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Eski Fransızca’da “burgeois (İng. bourgeoisie)” kelimesi, “şehre bitişik” anlamına gelir. Ortaçağ Avrupa’sında şehirler surlarla çevrilirdi. Şehir, “suriçi” demekti ve orada asiller/soylular yaşardı. Burjuvalar surların bitişiğinde, daha dışında ise köylüler yaşarlardı. Burjuvalar, ülke dışından getirdikleri malları, sur içinde yaşayan asillere satma ticareti yapardı. Tüccarlıkla ülke içerisinden para kazanarak zengin olurlardı.

“Burjuvazi, kişisel iş yapma ve zengin olma sistemidir.”

 

Geçimlik Ekonomi

Kapitalizme kadarki ekonomik sistem; kişisel yapılan geçimlik ekonomi sistemiydi. Bu sistemde; pazar sistemi zayıf olduğu için fazla üretmeye gerek yoktu, pazar için üretim çok az yapılırdı. Üretici, tüketeceği kadar ürettiğinden, yiyecek ve giyecek gibi maddeler, üretenler tarafından tüketilmek üzere üretilirlerdi, çok azı satılırdı. Ender olarak ihtiyaç duyulan maddeler de dışarıdan alınırdı.

 

Burjuvazide Kişisel Zengin Olmak

Burjuvazi, kişisel iş yapma ve zengin olma sistemidir. Bu da genellikle ticaret yapmakla olurdu. Nitekim öyle olmuştur. 13 ve 14. asırlardan itibaren feodalizm çözülme yoluna girer. 15. asırda Avrupa’da coğrafi keşiflerin başlamasıyla birlikte Amerika, Afrika ve uzak doğu Asya’ya sağlanan deniz ulaşımı sayesinde küresel ticaret başlar. Böylece suriçinde yaşayan “soylu” sınıfların konumu sarsılmaya ve surun hemen bitişiğinde konuşlanan, ticaret yoluyla zenginleşen yeni tüccar burjuva sınıfı yükselmeye başlar.

“Burjuvazi, feodalite ile kapitalizm arasında bir ara aşamadır.”

 

Ticaretle kazanılan servetler, kapitalist sermaye birikiminin temelini oluşturdu. Burjuvazinin para birikimi, Kapitalizmi doğurmuştur. Nitekim önce, kredi sağlayan bankalar kurulmuştur.

 

KAPİTALİZM

Burjuvazi, kapitalizmi doğurmuştur. Kapitalizm, serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyılda doğmuş ve 16-19. yüzyıllar arasında kurumsallaşmıştır ama bazı niteliklerine İlk Çağ’da da rastlanabilir, Ortaçağ döneminde tüccar kapitalizminin ilk biçimleri ortaya çıkmıştır. Feodalizm sona erdiğinden beri kapitalizm dünyadaki egemen sistemdir. Bütün dünyaya, İngiltere başta olmak üzere Avrupa’dan yayılmıştır.

 

Kapitalizm; sermaye birikimi ve yatırımcılıktır. Aslında paradan değil, sermayedir. Para, yatırım sermayesi görevini görüyorsa değerlidir. Aksi takdirde değerli değildir. Kapitalizm; mal ve hizmetlerin, bütün insanların yararlanması amacıyla, pazarda satılmak üzere üretilmesidir. Malların fiyatları ve dağıtımı ağırlıklı olarak piyasadaki arz-talep dengesine dayalı rekabet tarafından belirlenir.

“Kapitalizm, kişisel işletmeleri kurumsallaştırmıştır.”

 “Kapitalizm; kişisel zengin olma değil, kurumsal iş yapma ve büyüme sistemidir.”

 

Kapitalizmin Protestan Ahlakı

Kapitalizmin felsefesi; temelini 16. yüzyılda yaşamış Fransız Protestan-Hristiyan teolog ve din reformcusu Kalvin (1509-1564)’e dayanarak Max Weber (1864-1920)’in attığı “Asketik Protestanlık Ahlakın”dan alınan ahlaktır. Protestan Kapitalizm ahlakı; çok çalışmak, çok kazanmak, az harcamak, yatırıma dönüştürmek, sürekli üretmektir. Görüldüğü üzere zengin olmak ve çok harcamak yoktur.

 

Kapitalizmde Zenginlik

Kapitalizm öncesi devirlerde ticaretle küçük kazançlar elde edilebiliniyordu ve az para ile zengin olunabiliniyordu. Müşteri az idi. Nitekim Hz. Peygamber döneminde bile 80 gr. altını olan (bugün 30.000TL) tüccar kişi, zekat verecek zengin sayılıyordu. Fakat kapitalizm döneminde ve özellikle çağımızda teknolojinin gelişmesi ve müşterinin çok olması sayesinde kolay ve büyük iş yaparak çok paralı zengin olunabiliniyor. Ama bu parayı eritecek, öğütecek ve harcayacak alanlar yoktur. Kişi, temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, günde bugünkü parayla ancak 1000 TL harcayabilir. Geri kalan parayı ne yapacak?

 

Kapitalist işletmeci olmayan kişi, parasını işletmek için sürekli menkul ve gayrimenkul mal satın alıyor. Bundan kazandığı paranın işletilmesi yine sorun doğuruyor. Bu durum, fiyatların haksız artışından başka hiçbir işe yaramıyor. İnsanların, temel ihtiyaçlarını karşılayabilme gücünü yok ediyor. Eğer kişi, kapitalist iş yapıyorsa kazancını, işletmesini büyütmek amacıyla yatırıma dökebilir. Ama eğer kapitalist değil de kişisel iş yapıyorsa bu parayı eriteceği alan yoktur.

“Kapitalist sistemde kişisel zenginlik yoktur.”

“Kapitalizm kişisel zengin olma değil, kurumsal büyüme sistemidir.”

 

Kapitalist CEO’lar

Küresel kapitalist işletmelerin başta CEO’ları olmak üzere yüksek gelirler elde edenlerin % 80’inin, gelirlerini, insanlara ve insanlığa harcamak amacıyla vakıfları vardır. İşte kapitalist! Bizimkiler, kendi halkını sömürerek para yapmak amacıyla vakıf kuruyorlar. İşte burjuvazi.

 

Ödem Oluşması (Enflasyon; şişkinlik)

Kapitalist ekonomi sisteminde ülkedeki paranın hepsi, ekonomiye likidite olarak yatırım halinde katılmak zorundadır. Bu sistemde, o nedenle, kişisel zengin olup paraların atıl bırakılmasına yer yoktur. Bu durum tıpkı, vücuttaki kanın; vücut dışında kavanozlarda parça, ya da vücutta ödemler (enflasyon) halinde tutulması gibidir. Bir bedenin kanının hepsi bedende dolaşmalıdır. Vücuttaki kanın miktarındaki her azalma vücudun kansızlığına neden olacak, vücut sağlıksız kalacak ve tam fonksiyon göremeyecektir. Kapitalizm sisteminde de yatırım dışında tutulan ülkenin her kuruşu ekonomik sistemin sağlıksızlığına neden olacaktır. Kapitalist sistemde enflasyonun temel nedeni; ülkenin parasının ekonomi bünyesinde dolaşımda olmayıp bazılarının elinde olmasıyla fiyatları haksız şişirmesidir.

 

Nasyonallik

Kapitalizm ve İstihdam Yaratmak

Sosyalist ve komünist ekonomik sistemlerde ülkenin ekonomisinden devlet sorumludur. Bu nedenle ülkenin işgücüne istihdam yaratmak devletin görevidir. Çünkü işletmeler devletindir. Kapitalizm, nasyonal bir sistemdir. Yani ülkenin ekonomisinden özel iş dünyası sorumludur. O nedenle ekonomiyi onlar düzenler ve yönetir: devletin giderlerini karşılamak ve istihdam yaratmak onların görevi idi. Çünkü ekonomi devletin değil, özel işletmelerin elindedir. Nitekim Batı ülkelerinde işletmeler yılın sekiz ayında devlet, dört ayında kendileri için para kazanırlar.

 

Kapitalist sistemde devletin ve hükumetin görevi, işletmelere danışmanlık yapmaktır. İşletmeleri izleyip büyüyüp büyümediklerini tespit eder. Büyümek için gerekli olan devlet tedbirlerini alır. İşletmeler, yeni işgücü oranında büyümeleri gerekir. Türkiye bağlamında, yeni işgücüne istihdam yaratabilmek için işletmeler her yıl %4 büyümelidirler.

“Kapitalist ekonomik sistemde işsizlikten devlet değil, işdünyası sorumludur.”

 

Kapitalizm Kaplamalı Burjuvazi

İşletmelerin Yönetimi

Bugün dünyada, bazı konularda kapitalizm kaplamalı burjuvazi uygulanıyor. Bazı özellikler kapitalist ama bazıları hala burjuvazidir. Kapitalizmde, burjuva sisteminin aksine, ekonomik işletmeler bir kişinin değil, hissedarların yani toplumundur. Bu nedenle kapitalizm, kişisel değil nasyonal sistemdir. Nasyonallik, işletmelerin hisselerinin borsada halka satılmasıyla sağlanır. Dolayısıyla kapitalist işletmeler işletmenin sahibi tarafından değil, yönetim kurulları tarafından yönetilirler. Kapitalist sistemde işletmelerin sahiplerinin kim oldukları bilinmez.  Mesela küresel şirketler olan Shell, Siemens, Bosh vs. gibi işletmelerin sahiplerinin adlarını bilen yoktur. Bu işletmelerde bile bazı konularda kapitalizm uygulanıyor ama para kazanma konusunda, burjuvazinin kişisel zengin olma anlayışı sürüyor. Kapitalizm vasıtasıyla kişisel ve devletsel zengin olunmaya çalışılıyor.

 

TÜRKİYE KAPİTALİZMİ

Türkiye’de işdünyası, kapitalizm adı altında tamamen burjuvazi ekonomik sistemi uyguluyor. Bu nedenle küresel kapitalist işletmeler henüz çıkamadı. Burjuvazide işletmeler, sahiplerinin isimlerini taşırlar. Türkiye’de de işletmelerin kişi sahipleri biliniyor, çünkü işletmeler formalite icabı kurumsaldır, realitede kişiseldir. İşletmeler, görünürde yönetim kurulları vardır ama, işletmenin sahibi olan tek kişi tarafından yönetiliyor. Özel sektörü böyle olan ülkede devlet de, ülkeyi öyle yönetir.

 “Türkiye’de kapitalizm, burjuvazi şeklinde uygulanmaktadır.”

“Kapitalizmde kendi milletini sömürmek yoktur. Ama Türkiye’de işletmeler, kendi milletini sömürmek için çalışır.”

 

Teorisyenlik ve Pratisyenlik

Küresel Hizmetçilik Sektörü

“Pandemi şehir hastaneleri projesi, rasyonel ve realist bir projedir.”

“Hizmet sektörü, pratisyen hizmetçiliktir.”

 

Hizmet sektörü, pratisyenlikle yapılan sektördür. Türkiye’nin kolektif zihinsel yapısı teorisyen değil, pratisyenliktir. Bu nedenle zihinsel bir işlem olan mevcut ve geleceğe yönelik teori üretemiyor. Fakat günümüzde asıl para, zihinsel lojik-teorik icatların teknolojik pratiğe dökülmesiyle kazanılıyor. Maalesef ülkemizin lojik katmanını oluşturan akademiyamız lojikleşememiştir henüz. O nedenle böyle lojik icatlarla ülkeye para kazandıramıyor. Ama ülke ve millet çarkının dönmesi gerekiyor.

“Koronavirüs, Batı’nın, kötü bir pratisyen olduğunu açığa çıkarmıştır.”

 

Türkiye, küresel çapta sanayici kapitalist olamayacağının farkına varmış görünüyor. O nedenle devlet, para kazanabilmek için, pratisyenlikle yapılabilen, dünyanın küresel hizmet sektörüne soyunuyor. İnşaatçılık ve havayolları ile küresel ulaşım sektörüne el atmıştı. Şimdi de hastanelerle küresel sağlık sektörüne el atıyor. Bu koronavirüs pandemisi nedeniyle, Türkiye’nin sağlık alanında başarılı pratisyen olduğu açığa çıktı ve onun reklamı gayet efektif oldu. PPP (private, public partnership) sistemiyle Türkiye, küresel hizmet sektörlerinden para kazanabilir. Pandemi şehir hastaneleri projesi, felsefi ve bilimsel açıdan bakıldığında; milli kolektif pratisyenlik karakterine uyumlu akılcı ve realist proje olduğu ortaya çıkıyor.

“Batı, insanlığın teorisyenidir. İnsanlığın pratisyenliğini de Türkiye üstlenebilir.”

 

Pandemi; Yunanca “pan; tüm” ve “demos; insanlar” kelimelerinin bileşimidir; “tüm insanlar” demektir. Bu kelime sadece hastalık için değil, tüm insanları içine alan her durumu ifade eder.

“Milli varlık, çağdaş sistemleri özümseyip onların gereğini yapmakla sürdürülebilir.”

 

SON SÖZ

Ne için Zenginlik Sorusu

Kapitalizm sisteminde, “Ne için zengin olunur?” sorusu çok önemlidir. Bu sorunun cevabı belirlenmeksizin zengin olmak anlamsızdır.

 

Evrenin Sahibi Olmak

Zengin demek; kazancını kendisi için kazanan ve kendisine harcayan demektir. Dünyada çok para kazanan kişilere bakınız; onlar çok para kazanıyorlar ama onlara “zengin” denilmiyor çünkü parayı kendileri için kazanmıyorlar ve kendilerine harcamıyorlar. Lüks hayat yaşamıyorlar, lüks arabalar kullanmıyorlar. Onlar, kazançlarını, sadece dünyanın değil, “evrenin sahibi olmak” ideallerini gerçekleştirecek bilimsel çalışmalara, sosyal politikalara harcıyorlar. Hiç kimse hiçbir şeyi hazır elde edemiyor bu evrende. Hem bu dünya hem de öbür dünya benim olsun sistemi yoktur bu maddi evrende.

 

“Başka bir dünya elde etmek isteyen, o uğurda bu dünyasını harcamak zorundadır.”

 

Mesela Bill Gates’i ele alalım; dünyada en çok para kazanan kişidir ama zengin değildir. Çünkü eşiyle birlikte, ceplerinden 19 milyar dolar koyarak, “Bill&Melinda Gates vakfı” kuruyorlar. Bu vakıf; evrenle ilgili kozmolojik bilimselin yanında; aids, hiv, çocuk felci gibi biyolojik bilimsel çalışmalara finans sağlıyor. Ayrıca fakirlikle mücadele gibi konularda yapılan sosyolojik bilimsel çalışmalara da finansal katkı yapıyor. Bill Gates’in, bu vakfa kuruluşundan bu yana, 50 milyar dolar bağışladığı hesaplanıyor.

“Bizde, para kazanmak isteyenlerde böyle ideali olan var mıdır? Bizde, kendisine harcamak üzere zengin olmak için para kazanmak istenir.”

 

“Müflis tüccar, eski defterlerini karıştırırmış.” Türk Atasözü

 

“İslam dünyası; avam düzeyinde tahsilli insan yetiştirmek ister.”

“Profesör olsun, ama avam düzeyinde kalsın ister.”

 

Kitap Önerisi

Jane Goodall: (1934-) İngiliz primatolog, etolog ve antropolog. “Etoloji”; hayvanların davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. Hayvanların sosyal davranışlarını, “Sosyal Etoloji”, inceler. Bu bilim dallarını da genelkültür kabilinden okumak da iyidir.

Beynimize fikir ve bilgi girdisini biz yapalım. Gerisini o, yapar.

 

Kitabı: “Umudun Kaynağı”

Goodall, çalkantılarla dolu gezegenimizde “Gelecek için umut var mı?” sorusuna yanıt arıyor.

Başka kitapları da vardır. İnternetten görülebilir.

Yazarların hayatlarını da okumakta çok çeşitli yararlar vardır; yol göstermek, şevk ve coşku, cesaret ve motivasyon vermek gibi.

Bu yazıyı paylaş :

Yorumlar kapalı.