DÜŞMANLIĞIN ANALİZİ

DÜŞMANLIĞIN ANALİZİ

“Bir ülke düşünün; neden her katman birbirine düşman olur?”

“Felsefenin görevi; anlamak ve adlandırmaktır.”

 

“Bütün varlıklar, bağ kurarak oluşurlar. Düşmanlık, bağ koparmaktır.”

“Bir toplum; bütün üyelerinin birbirleriyle bağ kurmasıyla oluşur.”

 

Düşmanlık; bir şeye karşı duyulan öfke ve nefretin birleştiği bir kötü duygudur. Kişi, düşmanına karşı, yapabildiği her türlü kötülüğü yapmayı meşru ve mubah görüyordur. Kişi, kötülük yaptığı kişiyi mutlaka düşman görüyordur.

 

Düşmanlığın Kökeni; Av ve Avcı Sistemi

Doğal sistem, düşmanlık üzerine kurulu animallık sistemidir. Çünkü doğada bir canlı, bir başka canlının hem avı hem de avcısıdır. Dolayısıyla av ve avcı sisteminde dostluk olmaz. herkes yabancıdır. Yabancı ülkede ve insanlarla yaşamak zordur. Yabancı dilde anlaşmak zordur.

 

“Dil felsefesine göre; yabancı dille dindarlık mümkün değildir.”

 

Doğa Dönemi

İnsanların yaşadıkları, on binlerce yıl önceki doğa döneminde herkes herkesin düşmanıydı. Doğa döneminde çalmak da yoktu. Çünkü mülkiyet ve kul hakkı yoktu. Kim neyi alabilirse alırdı, normaldi. Ama insan olmada durum tam zıddı oldu. İnsan olmanın şartı, almak değil, vermek oldu. Almak, animallıktır. Hayvanın, kimseye bir şey verdiğini gören yoktur, ama aldığını herkes görmüştür. Birisi, eğer sinyal vermiyor da korna çalıyorsa, orman döneminde kalmış demektir. Çünkü birinde animallık olan çalmak, diğerinde hümünallik olan vermek vardır.

 

İnsanlaşamamak

Homo Ferus

Kendisinden ve yavrularından başkasını, kendi grubu olarak göremeyen ve yabancı gören kişi, insanlaşamamış demektir. Böyle insanlarla toplum oluşamaz. Toplu halde yaşadıklarında da yine kendisinden başkasını düşman görürler.

 

Korona hastasını ziyarete giden aynı aileden 30 kişi Kovid’e yakalandı.

Eşi ile kızını sıcak suyla haşladı.

 

Nepotizm

“Milletinin bir kısmını düşman görmek, insanlıkla bağdaştırılamaz.”

Nepotizm uygulayan kişi, diğer insanları kendisinden görmüyor, düşman ve yabancı görüyordur.

Nepotizm; akraba veya adam kayırma ve ayrımcılık yapmaktır. Kamu örgütlerinde yapılır.

 

Dolandırmak

Başkalarını yabancı görmenin en önemli göstergesi, başkalarını dolandırmaktır. Mahkemelerde 23 milyon icra dosyası mevcuttur. Yani yabancı gördüğü kendi milletini tokatlama dosyaları.

 

Suç Miktarı

Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’nin suç atlasına göre; suç işleyen şüpheli, 2011 yılında 5 milyon 384 kişi iken 2018 yılında 8 milyon 892 kişiye ulaştı. Sadece çocukların cinsel istismarı suçundan, 2018 yılında, 18 bin 290 dava açıldı.

 

İş Dünyası

İş dünyası, milleti düşman görüyor. Onun için domates ve kuru fasulye ile bile milleti soyuyor.

Pazarcı, sağlam mal parası alıyor, çürük mal veriyor.

Esnaf, sahte mal satıyor. Kırmızı toz bibere, eski kiremitleri öğütüp karıştırıyor.

Antik kentin altına taş ocağı tesisi açtılar.

Dönerde maliyeti düşürmek için hile ve tağşiş yapan işletmeler, tavuk dönere tavuk derisi, et dönere ise kıyma, tek tırnaklı ve domuz eti gibi ürünleri koyuyor.

Mandalinanın fiyatı yüzde 100 arttı.

Pompadaki büyük oyunla hazine soygunu; 15 milyar TL. (17 Ocak 2021)

Jandarma, bir villaya düzenledikleri baskında, çok sayıda uyuşturucu ham maddesi ele geçirdi.

 

Genel Suçlar

TÜİK verilerine göre; son 10 yılda, Türkiye’de cinayet suçu 6 kat, cinsel suçlar 10 kat, hırsızlık 7 kat, uyuşturucu suçları 11 kat artış gösterdi. 2019 yılında cezaevine giren insanların sayısı ise 281 bin 605 oldu. 12/02/2021

 

Adi Hırsızlıklar

Türkiye’de; saatte 11 ev, 6 iş yeri soyuluyor.

Yılda 25 bin araç çalınıyor. Hırsızların yüzde 80’i, 20 yaş altı.

2017 yılında, 600 bin dolayında hırsızlık vakası olmuş.

Ağıldan 124 koyun hırsızlığıyla ilgili 9 şüpheli adliyede.

Öğrencileri internetsiz bırakan fiber kablo hırsızları yakalandı.

Semt pazarında kadının telefonunu çaldı.

Kuyumcu dolandırıcıları operasyonla yakalandı.

Rögar kapak hırsızları yakalandı.

Engelli çiftin elektrikli motosikleti çalındı.

Ankara’da kuyumculara düşük ayarda altın satan 2 kişiye gözaltı.

Mandalina hırsızları: 15 ton çaldılar.

Okuldan musluk bataryası çalan şüpheli tutuklandı.

6 evden kombi çaldıkları iddiasıyla gözaltına alınan 5 şüpheliden 2’si, tutuklandı.

Hırsızlar, AFAD’a da dadandı: Yardım malzemeleri çalındı.

 

Kredi ve maaş kartı, çek dolandırıcılıkları, hesap ele geçirme, ATM kart kopyalama, POS kartı kopyalama, çağrı merkezi dolandırıcılıkları, bilgi hırsızlıkları, internet üzerinde dolandırıcılık, fatura ve ödeme sahtekarlıkları.

 

“Akılsız başın derdini ayaklar çeker.” Türk Atasözü

“Akılsız yönetimlerin derdini, kolluk kuvvetleri çeker.”

“Bir ülkede, kolluk kuvvetlerine çok iş düşüyorsa, orada akıl sorunuyla ilgilenilmelidir.”

 

Kişilere Saldırılar

“Küfretmeyin” diye uyarınca, dehşeti yaşadı!

3 kişiyi birden peşpeşe bıçakladı.

3 kadını kalasla dövdü! 3 lira cezayla kurtuldu.

 

Resmi Yolsuzluk

Bir yetkilinin, kendi milletine yolsuzluk yapması, milletini yabancı ve düşman gördüğünün göstergesidir. Aynı zamanda geçmişte kalmıştır. Çünkü geçmişte; her yabancı, düşman görülürdü ve her düşmanın; canı, malı, kanı, ırzı ve ülkesi ganimet idi. Onları almak helal idi.

Ülkesini soyan yetkililere, ülke ve milletin parası nasıl emanet edilebilir? Yolsuzlukları bilindiği halde o kişileri yönetime getirenlere ne demeli? Yolsuzluğu tespit edilip cezalandırılmayan Bakanlar’a ne demeli! Öyle yöneticilerden halk için iyi şeyler bekleyenlere ne demeli?

 

Haberler

Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarlık rezervi eritildi. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen ‘Bu para niye harcandı, kimler faydalandı?’ sorularının cevabı verilmedi.

Kaçak ağaç keserek kayınpederine villa yaptı, kamuyu 10 milyon TL zarara uğrattı.

Operasyonda Orman İşletme Müdürü, Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı, Kooperatif Yönetim Kurulu üyesi ile nakliye işi yaptığı belirlenen kişiler gözaltına alındı.

Adrese teslim bir ihale daha.

Bir bürokrat, dört adet üst düzey maaş alıyor.

 

Yolsuzluk ve Rüşvet Endeksi

Yolsuzluk ve rüşvet, Türkiye’de yaygın ve köklü bir sorun olarak kendisini hissettiriyor. Kamu ve özel sektörün, siyasetin, yazılı ve görsel basının yoğun bir şekilde yolsuzluğa bulaştığı yönünde toplumun çoğunluğu tarafından bir algılama oluşmuştur. “Uluslararası Şeffaflık Örgütü”nün, 2016 Yolsuzluk Algısı Endeksi, Türkiye’yi 176 ülkeden 75’inci sıraya koyarken, 2017 endeksi, Türkiye’yi 87’nci sıraya geriletti. 12 sıra daha kötü oldu. 2019’da 180 ülke içerisinde Türkiye, 91’inci sıraya geriledi. Her yıl daha kötüye gidiyor.

 

“Bu yolsuzluklar, Afrika’da olamıyor, paraları yok. Avrupa’da olamıyor, devlet var.”

“Bu suçlar, 100 bin camide günde beş kez bir milyon hoparlörden ezan ülkesinde işleniyor.”

 

Ayrımcılık, İmtiyaz

Hatalı park yapan savcıyı uyaran vatandaşa jet hızıyla gözaltı yapıldı. İki yıl başkanlık yapana, 50 personelli, sınırsız benzinli ömür boyu kral hayatı milletin sırtından. Vatandaşını yabancı gören yönetim, çok vergi alır, yandaşlarına kral hayatı yaşatır. Bu kral hayatını kabul eden kişi de, milletini yabancı görüyordur.

 

Din; Korkutmak

“İnsanına korku salan, insanını ya avcısı ya da avı görüyordur.”

Gerek camilerde devletin, gerekse medyada özel sektörün din anlatımı, hep muhataba düşmanlık düşüncesi üzerine kuruludur. Neden, vaazlarda, “Birbirinizi sevin” bile kızarak söyleniyor? Din, dindar insanlara dahi kafirlermiş gibi anlatılır. Ahlak da, ahlaklı insanlara, ahlaksızlarmış gibi anlatılır. Dindara din, ahlaklıya ahlak anlatacak bilgi ve metotları yoktur. Ezanlar dahi; bir kızgın kişinin, avazı çıktığı kadar bağırmak, üstelik yüksek desibelli hoparlörlerle, nefesin sonuna kadar uzatmak, şeklinde düşmanın kafasına vururcasına, formatsız okunmaktadır. “Allah, bu desibelde bir ses yaratmamıştır.” Sadece bağırmak esas alınıyor ve okuma ona uyarlanıyor. Ne tecvit kurallarına ve Kuran’a ne de Allah ismine saygıya bakılıyor. Dosta huzur, sükun ve suhulet verici, tecvit kurallarına uygun okunsa ya! Okunamaz! Dostluk nedir bilinmiyor. Amaç, düşmanı korkutmak. “Dost sanat, düşman silah kullanır.” Müslüman’ın Müslüman’ı düşman görmesi!

 

Son dönemde inşa edilen camilere bakınız! Düşmana korku salmak mimarisiyle inşa ediliyorlar. Zaten Müslüman olan kendi halkına korku salmak! Korku, bütün canlılarda en birincil temel duygudur. Çünkü her canlı, mutlaka bir başka canlının hem avı hem de avcısıdır. Çağımızda artık korku değil, sevgi kullanılır. Fakat çağımız öncesi aşamada kalanlar, hala doğal sistemleri kullanırlar. Neden sevgi içeren sanatsal inşa edilmiyor camiler? Çünkü sanat bilinmiyor ve sanatsallık yok. Sanatsallık, insaniliktir. Doğal şeyleri bilmek için öğrenmeye gerek yoktur. Ama insani şeyler, eğitim gerektirir. Bu öz sorun çözülmeden, ne demokrasi, ne çağdaşlık ne de insanlaşma beklenebilir.

 

Fakat ülkede işlenen suçlara bakınca, hiç kimse ne Allah’tan ne de devletten korkuyor. Neden? Çünkü yanlış yapılıyor. Suç işlemekle din izharı, paralel gidiyor. “Ezan, serbest bağırma alanı yapıldı.” Bu bağırmanın nedeni bir söylense! Başka bir sebeple bunun yarısı kadar bağırsa birisi, ya suçludur diye hapishaneye ya da delidir diye hastaneye götürülür.

 

Bütün ibadetler, kişinin Tanrısı ile “bağ kurması” içindir. Bu bağı kopartan hiçbir aktivite ibadet olamaz. Ezanın okunuş biçimi, bu bağı koparmaktan başka hiçbir fonksiyon görmüyor. Çünkü ezanın okunuş biçimi; sosyolojik ve politik gibi her türlü teolojikten başka amaçlarla biyolojik kaynaklı okunmaktadır. Kuran, dinadamını kaldırması, kişilerin Tanrısı ile bağını koparmasını önlemek, herkesin kendisi doğrudan bağ kurmasını sağlamak amacıyladır.

 

Bağırmak, çağımızda vahşilik olarak görülüyor! “Türkiye’yi ve İslam’ı, dünyaya vahşi göstermek hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir.” “Din algısı, güncellendirilmelidir.”

 

 “On bin yıl önceki Mezopotamya din algısıyla, 0-6 yaş aralığında bilinci oluşturulan çocuklar, profesör olacak, ama teori ve bilim icatçısı olmayacaktır.”

 

“Dini, hem ileriye değil, geriye gitmek için kullanmak, hem de din ilerlemeye engel değildir, yaygarası yapmak! Oksimoronluk!” Geriye giden, ileriye gidemez.

 

Ülkeyi Yemek

Bütün resmi ve özel suçların temel nedeni, ülkeyi haksızca yemektir.

 

Toplumlaşamamak

Bütün bu kötü durumlar, toplumlaşamamışlığın göstergeleridirler. Toplum, tek vücut olmaktır. Fakat tek vücut olabilmek için bütünleşmiş beyin (unified brain) gerekir. Bölünmüş beyne (split brain) sahip kişilerle tek vücut oluşmaz. “Düşman bireylerle toplum olunamaz.”

 

Kutsal Kitaplara Felsefi Bakmak

Düşmanlığın Teolojik Kökeni

Kutsal Kitaplar, geldikleri dönemdeki insanların psikolojileriyle ilgili karakteristik özellikler içerirler. Çünkü bu kitapların birincil muhatap kitlesi, o insanlardır. O insanlara yaptırılmak istenen şey, ancak onların arzu ve isteklerine uygun olursa, yaptırılabilir.

 

Düşmanlığın Nedeni; Egemenlik

Semitik Kutsal Kitapların Temeli Tevrat şöyle der: “Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım,” dedi, Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” (Tevrat, Yaratılış, 1/26)

 

Egemenliğin Nedeni; Dünyayı Yemek: “Tanrı, insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan, Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. Onları kutsadı ve “Verimli olun, çoğalın! Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. İşte yeryüzünde tohum veren her otu ve tohumu, meyvesi bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar, size yiyecek olacak. Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere, soluk alıp veren bütün hayvanlara yiyecek olarak yeşil otları veriyorum, dedi.” Ve öyle oldu.” (Tevrat, Yaratılış, 1/27-30)

 

“Kutsal Kitaplar’da dünyayı, uzayı yeme ruhsatı var, ama bilgisi (knowhaw)yoktur.”

 

Tanrı, Düşman Yapıyor: “Bunun üzerine RAB Tanrı, yılan (şeytan)a, “Bu yaptığından ötürü Bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın. Karnının üzerinde sürünecek ve yaşamın boyunca toprak yiyeceksin. Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu Birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, Sen onun topuğuna saldıracaksın, dedi.” (Tevrat, Yaratılış, 3/14-15)

 

Ardından kardeşler arası düşmanlık; İnsanın, ilk öldürdüğü kişi, kardeşidir: “Kayin, kardeşi Habil’e, “Haydi, tarlaya gidelim” dedi. Tarlada birlikteyken Kayin, kardeşine saldırıp onu öldürdü. RAB, “Ne yaptın?” Kardeşinin kanı topraktan bana sesleniyor. Artık döktüğün kardeşkanını içmek için ağzını açan toprağın laneti altındasın, dedi.” (Tevrat, Yaratılış, 4/8-11) Tanrı, Kayin’e böyle demesine rağmen, dünya, kardeşini öldüren Kayin’e kalmış oldu.

 

Kayin’in, kardeşi Habil’i öldürmesinin müsebbibi olarak Tanrı gösteriliyor: “Günler geçti. Bir gün Kayin, toprağın ürünlerinden RAB’be sunu getirdi. Habil de, sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. RAB, Habil’i ve sunusunu kabul etti. Kayin’i ve sunusunu ise reddetti. Kayin çok öfkelendi, suratını astı. RAB, Kayin’e, “Niçin öfkelendin?” diye sordu, “Niçin surat astın? Doğru olanı yapsan, seni kabul etmez miyim? Ancak doğru olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor. Ona egemen olmalısın.” (Tevrat, Yaratılış, 4/3-7) Yani Habil’in öldürülmesinin nedeni, Rabbe verdiği sunu olmuştur.

 

Günahkar Kayin, neticede kent sahibi oldu: “Kayin karısıyla yattı. Karısı hamile kaldı ve Hanok’u doğurdu. Kayin o sırada bir kent kurmaktaydı. Kente oğlu Hanok’un adını verdi.” (Tevrat, Yaratılış, 4/17)

 

İnsanlık, en azından kafa katmanında, çağımızda, insanlar arası düşmanlığın, gayri insani olduğu aşamasına gelmiştir. Fakat çağımız öncesindeki dinsellik ya da gelenekselliğinde kalanlar, hala aynı zihniyetle davranmaktadırlar. Kendi insanını düşman görmektedir. Çünkü dostluğu bilmiyorlar. Dostça nasıl davranacaklarını bilmiyorlar.

 

“İnsanlık; uzayla ilişki kurarken, hala kişiler arası ilişkileri insanileştirememek.”

“Bir ülke düşünün, vatandaş için olan kuruluşlar vatandaşı soyuyor.”

“Elektrik, doğalgaz, telefon, internet vs.”

 

İnsanlık, artık dünyayı sömürmüyor. Uzayı sömürüyor. İnsanlık, uzayı sömürürken biz, birbirimizi sömürüyoruz. Toplumsal varlık, böyle sürdürülemeyecektir. Ayıklanılacaktır.

 

İnsanlığın Son Gelişmesi; Uzay Madenleri

NASA, Jüpiter ve Mars arasında yer alan asteroidin madenlerini kullanacak. Bu adım, dünya ekonomisini yerle bir edebilir. 200 kilometre genişliğindeki asteroid, 10 kentilyon (10 bin katrilyon) dolar değerinde. Dünya ekonomisinin toplam değeri ise, 75 trilyon dolardır. Yani dünya ekonomisinin,130 bin mislidir. “Dışarıyı işleyemeyen, ülkesini ve insanını sömürür.”

 

Bu asteroit, demir ve nikel madenlerinden oluşuyor. Bu madenler, dünyada da var, ama uzaydaki kadar çok değerli olmasının nedeni; uzaydakilerin 15 milyar yıllık olmalarıdır. Dünyadakiler ise, 4 milyar yıllıktır. İnsanlık, yapmak istediği, “yapay zihin” ve “yapay akıl” gibi yeni icatları uzay madenleriyle üretebilecektir. Dünyanın madenleriyle ancak “yapay zeka” yapılabiliyor. Ve işin garibi, bu madenlerden üretilecek teknolojik ürünlerini satmayacaktır. Satsa da, bu ürünlerdeki yazılımlar çözülüp taklit edilerek reprodüksiyonu yapılamayacaktır. Yani başkaları o ürünlere sahip olamayacaklardır.

 

Bilim insanları, asteroitleri taşınmak için “solar-elektrik iyon” motorlarıyla Dünya’ya yaklaştıracaktır. Bir kaya topluluğu olarak yörüngede toplanması, bir nevi Ay oluşturulması planlanıyor. Aslında insanlık, uzaydaki bütün yıldızları bir araya toplayıp tek dünya yapmak istiyor. Bunu anlayabilmek için, ürettiği “Big Crunch” Teorisine bakmak gerekir.

 

“Türkiye’nin “beka” sorunu, iktidarda kimin olacağı mıdır?”

“Birbirine bu kadar çok düşmanlığı olan insanlar, tek toplum olamazlar.”

“Birbiriyle düşman olmayan iki kişinin bulunmadığı bir toplum düşünülemez.”

“Düşmanlığın temel nedeni, haksız kazanç arzusudur.”

 

Her düşmanlık, kısa vade kazancı sağlayabilir. Ama uzun vade zararları çok büyüktür.

 

“Atatürk’ün, Türkiye’yi çağdaşlaştırma düşmanlığının faturası çok ağır olacaktır.”

 

 “En zor iş, çağdışı insan malzemesiyle çağdaş işler yapmaktır.”

 

 

 

 

Bu yazıyı paylaş :

Yorumlar kapalı.